Kira Tespit kararı kesinleşmeden icraya konulamaz, faiz kesinleşme ile başlar.

Kira Tespit kararı kesinleşmeden icraya konulamaz, faiz kesinleşme ile başlar.

ÖZET : Kira parasının tespitine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi ile belirgin hale gelen kira farkı alacağına, ayrıca ihtara gerek kalmaksızın, kira tespit kararının kesinleştiği tarihten faiz yürütülmesi gerekir.

YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

  1. 1994/2, K. 1995/2 T. 24.11.1995
  • KİRA TESBİT KARARININ KESİNLEŞMESİ ( Kira Farkı Alacağına Faiz Yürütülmesinin Başlangıcı )
  • KİRA FARKI ALACAĞI ( Faiz Yürütülmesinin Başlangıcı )
  • FAİZ ( Kira Tesbit Kararının Kesinleşmesi ile Kira Farkı Alacağına )
  • İHTARIN GEREKSİZLİĞİ ( Kira Tesbit Kararının Kesinleşmesi ile Kira Farkı Alacağına Faiz Talebi ) 818/m.101,103 743/m.2,4 1086/m.443 2004/m.269

DAVA : Avukat H. Ö. imzalı 5.10.1993 günlü dilekçe ile ( kira paralarının mahkemece tesbit olunması halinde kira farkı alacağına hangi tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği konusunda ) Yargıtay 4., Onikinci ve Onüçüncü Hukuk Daireleri kararları arasında aykırılık bulunduğu ileri sürülerek, aykırılığın içtihadı birleştirme yolu ile giderilmesinin istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’nca konu incelenmiş ve ( kira tesbitine ilişkin ilam ile belirlenen kira parasına hangi tarihten itibaren faiz yürütüleceği; temerrüt ihtarına gerek bulunup bulunmadığı konusunda…. meydana gelen içtihat aykırılığının, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nda giderilmesi gerektiğine ) 21.4.1994 gün, 30 sayı ile karar verilmiştir.

Konu, böylece Yargıtay Kanununun 45. maddesi uyarınca İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nda incelenmiş ve kararlar arasında içtihad aykırılığının varlığı ilk oturumda ve oybirliğiyle kabul edilerek işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.

KARAR : I- Dördüncü Hukuk Dairesi’nin, 20.12.1974 gün ve 7861/17141 sayılı kararında; “-Kira tesbit kararı kesinleşinceye kadar geçen döneme ilişkin kira farklarının adi alacağa dönüşüp buna direnme faizi yütürülemeyeceği görüşü yasaya aykırıdır. Esasen sözleşmede kira alacaklarında olduğu gibi yanlar kesin önel belirtmemiş olsalar bile bir alacağın ödenmesi zorunluluğu bir ilamın buyruğuna dayanan durumlarda alacağa faiz yürütülmesi gerekir. O halde mahkemece ihtara hacet kalmadan hükmün kesinleştiğini kabul ettiği tarihten başlayarak faiz yürütülmelidir-” denilmektedir.

Onikinci Hukuk Dairesi’nin, 27.9.1993 gün ve 7706/14048 sayılı kararında; “-Kesinleşen kira tesbit kararına dayanılarak talep edilen kira farkları için kararın kesinleşme tarihinden itibaren faiz istenebileceği, kesinleşme tarihinden önceki dönem hakkında faiz istenemeyeceği ” sonucuna varılmıştır.

Onüçüncü Hukuk Dairesi’nin, 4.6.1992 gün ve 4455/5203 sayılı kararında; “-12.11.1979 gün ve 1/3 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kira tesbit ilamlarının kesinleşmesinden sonra kira bedelinin muaccel hale geleceği, temerrüdün oluşması için ayrıca ihtar gerekeceği, davacının ihtarı üzerine kira farkı ödendiğinden temerrüt oluşmaması sebebi ile tesbit tarihinden itibaren faiz istenemeyeceği ” esası benimsenmiştir. Üçüncü Hukuk Dairesi’nin 2.2.1993 gün ve 16372/1211 sayılı kararı da aynı mahiyettedir.

II- Borçlar Kanununun 103. maddesine göre, para borçlarından temerrüt halinde borçlu ( temerrüt faizi ) ödemek mükellefiyeti altındadır.

Kanun, borçlunun temerrüde düşmüş sayılması için, borcun muaccel olmasını yeterli bulmamakta ve prensip itibariyle alacaklının, borcu muaccel borçluya borcu ödemesini ihtarda bulunmasını aramaktadır ( Borçlar Kanunu m.101/f.1 ). Bu prensibin dışında kalan ve ihtara lüzum bulunmayan haller ise 101. maddenin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Bunlar, tarafların borcun ifa edileceği günü açıkca tayin etmeleri, ifa gününün tayininin taraflardan birine bırakılması veya sözleşmede temerrüt için ihtara lüzum bulunmadığının kararlaştırılması halleridir.

Ancak, Borçlar Kanununun 101. maddesinin 2. fıkrasında yer almamış olmamakla beraber, doktrin ve uygulamada; ihtar yapılmasının dürüstlük kuralına göre beklenemeyeceği veya alacağın bir mahkeme kararına dayandığı hallerde de borçlunun ihtara lüzum kalmadan temerrüde düşeceği kabul edilmektedir ( Prof: Dr. M. Kemal Oğuzman-Doç. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi İstanbul, Sh. 286 ccc… ve dipnot 52’de sayılan eserler; Tekinay/AkmanBurcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi 1993, Sh. 918 ve 919; Dördüncü Hukuk Dairesi’nin yukarıda özetlenen 20.12.1974 tarihli kararı ).

III- Kararlar arasındaki uyuşmazlık kira tesbitine ilişkin ilam ile saptanan kira parasına değil, kira farkı parasına hangi tarihten itibaren faiz yürütülebileceğine ilişkin bulunmakla; içtihadı birleştirmenin kapsamı kira farkı alacağı ile sınırlandırılmıştır.

12.11.1979 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararının gerekçesindeki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, kira farkı alacağının kiranın tesbiti kararının verildiği günde mi, yoksa kararın kesinleştiği günde mi ödenmesinin istenebileceği konusunda çıkan içtihad uyuşmazlığı söz konusu idi. İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca; kira farkının mahkemede dava edilebilir veya icrada takip edilebilir hale gelmesi için miktarının belli olması gerektiği,… bu belirginliğin ise ancak kira tesbitine ilişkin kararın kesinleşmesiyle oluşabileceği ve kiracının edayı yerine getirme borcunun da o zaman gelmiş sayılabileceği benimsenmiş ve sonuçta “-kiranın tesbitine ilişkin mahkeme kararı ile tesbit edilen kira farkı alacağının ifa zamanının gelmiş sayılması için sadece alacaklının borçludan edada bulunmasını isteyebileceği zamanı gelmiş bulunması yeter olmayıp aynı zamanda o kararın kesinleşmesi gerektiğine-” karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, 12.11.1979 günlü İçtihadı Birleştirme Kararı ile, kira tesbitine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihte kira farkı alacağının belirgin ve muaccel hale geleceği kabul edilmiştir. Bu içtihadı birleştirme kararı ve BK.nun 101/1. maddesi hükmü karşısında, kira farkı alacağına tesbite ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten önceki bir zaman diliminden itibaren faiz yürütülemeyeceği gerçeği ortadadır. Ancak, içtihadı birleştirme kararında, muaccel hale gelen kira farkı alacağına faiz yürütülebilmesi için ihtar şartını zorunlu kılan bir ilke öngörülmüş değildir.

Kira tesbiti kararının kesinleşmesine kadar geçen döneme ait kira farkları adi alacağa dönüşmez. Tesbit kararı kesinleşmiş olmakla da kira farkı alacağı belirgin ve muaccel hale gelmiştir ve kiracı bu olguları bilmek durumundadır. Kira farkı alacağının kesinleşen mahkeme kararına dayanması ve niteliği itibariyle, ayrıca ihtara gerek kalmaksızın, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren ( talep halinde ) kira farkı alacağına faiz yürütülmelidir. Benimsenen bu istisnai hal aynı zamanda Medeni Kanunun 2. maddesinde öngörülen ve re’sen gözetilmesi gereken dürüstlük kuralının da bir sonucudur. II nolu bendde de açıklandığı gibi ihtar yapılmasının dürüstlük kuralına göre beklenemeyeceği hallerde de borçlunun ihtara gerek kalmadan temerrüde düşeceği, borcun ifa edileceği tarihi alacaklı değil, borçlu bilebilecek durumda ise, dürüstlük kuralının temerrüt için ihtarı gereksiz kılacağı doktrinin de baskın görüşüdür. Aksinin kabulü ise kötü niyetli kiracıya fırsat yaratırken, iyi niyetli kiralayanı kiracının insaf ve keyfine terk sonucunu hasıl edebilir. Esasen Medeni Kanunun 4. maddesi uyarınca hakim, adalete uygun karar vermeye çağırılmaktadır. O, menfaatlerin doğru ve adil bir muvazenesini yapmak ve gerçekleri gözetmekle yükümlüdür.

 

SONUÇ : Kira tesbitine ilişkin mahkeme kararı ile belirgin hale gelen kira farkı alacağına, ayrıca ihtara gerek kalmaksızın, kira tesbiti kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiğine, 24.11.1995 gününde ve üçüncü toplantıda oyçokluğuyla karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*