Sürekli gürültü yapan kat malikinin taşınmazdan tahliyesi mahkeme kararı ile mümkün müdür?
ÖZET: 634 sayılı KMK’nun 18. ve 33. maddesine göre; bağımsız bir bölümde oturanın diğer bağımsız bölümde oturanlara rahatsızlık vermesi durumunda o kişinin bağımsız bölümden tahliyesinin anılan madde hükümlerinde öngörülmediği, bu hususun ancak 24. maddedeki yasal düzenleme için geçerlidir. Rahatsız edici kullanımın önlenmesi için mahkemece saptanacak olan önlemlerin alınması verilen sürede yerine getirilmemiş olması durumunda ise 33. maddenin son fıkrasındaki yaptırım uygulanır.
Yargıtay 18. (Kapatılan) Hukuk Dairesi 2013/2060 E, 2013/3128 K
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, davalının gürültü yapması ve çevreye rahatsızlık vermesi nedeniyle tahliyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde, dava konusu ana taşınmazda 5 nolu bağımsız bölümde oturan kiracı davalının apartmanda sürekli kavga çıkmasına sebep olduğu, aşırı gürültü çıkararak diğer apartman sakinlerine rahatsızlık verdiği ileri sürülerek davalı kiracının bağımsız bölümden tahliyesi istenilmiş, mahkemece davanın kabulü ile davalı kiracının oturduğu 5 nolu bağımsız bölümün tahliyesine karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 18. maddesi hükmüne göre kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirlerini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu Yasada kat maliklerinin borç ve yükümlerine ilişkin olan hükümler bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir biçimde sürekli olarak yararlananlara da uygulanır. Anılan Yasanın 33. maddesi hükmüne göre de kat maliklerinden birinin ya da başka bir nedene dayanarak devamlı bir biçimde yararlanan kimsenin borç ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri anataşınmazın bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim ilgilileri dinledikten sonra bu Yasaya ve yönetim planına ve bunlarda bir hüküm yoksa genel hükümlere ve hakkaniyet kurallarına göre derhal kararını verir ve bunun tespit edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi gereğini ilgiliye tefhim ve tebliğ eder. Belirlenen süre içinde hakimin kararının yerine getirilmemesi durumunda ve bu yolda bir başvuru söz konusu olduğunda ise, maddenin son fıkrasında yazılı olan cezai yaptırım uygulanır.
Özetle 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 18. ve 33. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; bağımsız bir bölümde oturanın diğer bağımsız bölümde oturanlara rahatsızlık vermesi durumunda o kişinin ya da kişilerin bağımsız bölümden tahliyesinin anılan madde hükümlerinde öngörülmediği, bu hususun ancak 24. maddedeki yasal düzenleme için geçerlidir. Rahatsız edici kullanımın önlenmesi için mahkemece saptanacak olan önlemlerin alınması ve bunların belirlenen süre içerisinde yerine getirilmemiş olması durumunda ise bu yolda bir başvuru halinde 33. maddenin son fıkrasındaki yaptırım uygulanır.
Somut olayda, davalı kiracı kat mülkiyetli ana taşınmazın 5 nolu bağımsız bölümünden yararlanan kişi konumunda olup, davada bu kişinin diğer kat maliklerine rahatsızlık verdiği ve huzursuzluk yarattığı ileri sürülmektedir. Bu olgu, toplanan kanıtlarla, özellikle dinlenen tanık anlatımlarıyla saptandığına göre ve her ne kadar davacı, dava dilekçesinde yalnızca davalının dava konusu bağımsız bölümden tahliyesini talep etmiş ise de, çoğun içinde azıda vardır kuralı gereğince mahkemece davalının sözü edilen rahatsızlık verici ve huzursuzluk yaratıcı eylemlerinin önlenmesi konusunda gerekli uyarının yapılmasına hükmetmesi ve ilgiliye tefhim ve tebliğ ile yetinilmesi gerekirken, üçüncü kişiler arasındaki sözleşmeye müdahale ederek kira sözleşmesinin feshi ile 5 nolu bağımsız bölümün tahliyesi yolunda hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Not: Karar Yargıtay sitesinden alınmıştır.